1940'ların sonundan 1960'ların sonlarına doğru uzanan bir aşk hikayesini anlatıyor Soğuk Savaş filmi.
İkinci dünya savaşı sonrası Polonya'da başlıyor, Berlin'e, Paris'e uğrayıp yine Polonya'da son buluyor.
Filmde ilk defa Lehçe dinlediğimiz şarkıyı Zula, bir ara Fransızca da seslendiriyor. Şarkıyı bir kaç kere farklı atmosferlerde duyuyoruz. Dünya değişiyor, sahneler değişiyor, diller değişiyor şarkının kendisi öylece kalıyor. Zula ile Wictor'un aşkı gibi. Yine de beni aşk hikayesi değil de sesleri ve çok estetik kareleri etkiledi filmin.
-spoiler-
Zula'nın Wictor'a, Polonya'dayken adam gibi adamdın dediği sahne bana çok ilginç geldi. Sabahattin Ali'nin İçimizdeki Şeytan kitabından bir sahneyi hatırlattı.
ve Zula'nın Paris'i ve Wictor'ı Polonya'yı özlediği için terk etmesi çok çarpıcı geldi. Ben aslında böyle süründüren aşk hikayelerini sevmiyorum. Ama filmi sevdim.
